Çarşamba, Eylül 02, 2009

2 Eylül... Eylül'de biter böyle giderse...

Dün akşam yemeğinde uzun uzun bir sohbet vardı... Hiç bilmediğim yönleri ile Yalçın ı dinledim... Hayatı, iş yaşamı, çıkmazları ve ailesi... Bilmediğim yönleri ile inanılmaz duygusal ve hayatın yükünü, tüm sorumluluğu ile üzerine almış bir adam...
Kendi örnekleri ile yaşam kesitleri...
İnişler ve çıkışlar, mutluluk çemberi içindeki yerimiz...

Bu ikinci bir ara... Hiç bir şey hissetmediğim ama içimi açabildiğim biri... Tüm olumsuzluklara rağmen bir yol gösterici... Hiç ummadığım birinden, hayata dair dersler...

Sabaha kadar pek uyuyamadım gene...
Yatağım en rahat ettiğim yer... evim, en sevdiğim yer... Huzurlu ve güvende olduğum...

Ve müziğim... bitmek bilmez bir biçimde içimde tüm duygularımı ateşlemek için sabaha kadar dinlendi...
Filmin her karesi tekrar tekrar yaşandı...
Sophie bendim...
Tüm hikayelerde aynı sonu bekleyen, mutluluğun kalıcı olmasını hayal eden benim...

Sabah 5 dk daha fazla uyuya uyuya 1 saat gecikmeli kalktım ve trafiğin açık olmasını ümit ettim...
9 olmadan işe yetiştim...

Önce Handan'a - sanki 11 gün hiç görüşmemişiz gibi-, sonra Korhan'a - yani kankama - ve Canan'a - artık kendisi + 25 - kocaman sarıldım...

Kankam Korhan ben gittiğimden beri oruca başlamış hasretimden...:)))

Bütün gün maillerimi temizlerim diye düşünürken klasik zaman kaybı olan toplantılarımın esiri oldum...

Sonrasında 150 maili temizleyebildim ama geriye 100 küsür daha kaldı... eskisi gibi işkolik yapımı barındırmıyorum artık...

Öncelikle hayatımda kaybettiğim yaklaşık 2.5-3 senedekileri geri kazanmam lazım...

Akşam iş çıkışı Korhan ile beraber çıkarken, bizden yeni ayrılan daha doğrusu emekli olan Şükrü Bey'e danışmada rastladık...
Kendisi ile muhteşem boğaz manzaralı terasımızda bir sigara içip, çay sefası yaptık...
Sonrasında Korhan ile beraber karşıya geçtik, iftarda yemek yiyeceğimiz yerde rezervasyon yaptırıp, kendisini eve bıraktım, iftar yemeğinde buluşmak üzere ayrıldık...
Özlemişim... Bu sene ilk kez bir iftar yemeğinde bulundum... Kankamı özlemişim... Onunla herşeyimi paylaşabiliyorum... En azından beni dinliyor, tüm eleştirilere de açığım çünkü bir şey diyorsa mutlaka benim bakamadığım bir açıdan yaklaşıyordur...
Bu akşam biraz daha özele indim...
Yıllardır içimde kalan bir şeyi paylaştım...

Sonrasında kendisini eve bırakırken altın sarı serisi tekirdağ rakısını da hediye ettim:)))
Bayramdan sonra kısmet olur artık ona...

Bu akşam yemek sırasında Yalçın aradı... Aramasına şaşırdım, açıkçası beklemiyordum...

" Her sancılı dönem sonrası, hayatta daha güzel şeylerin yolumuza çıkacağını " tekrarladı...

Şu an için hayatıma dair mutluluklarım:
- Annem ve 2 haftaya kadar İstanbul'a geliyor olması
- Gerçek bir dostun hayatımda olması ve bana zaman ayırması
- Joe Hisaishi'nin cd sine kavuşmak olmak... ve bulutlar...
- Sağlıklı olmam...

İş hayatımı şu an için sıralamaya koymak istemiyorum... İş dışında bir şeyler inşa etmem gerekiyor...
İş motivasyonumu da sağlamam lazım... ama bunun için biraz daha zamana ihtiyacım var...
Hafta sonu belki bunun için iyi olacak...

Bu arada elektrik kesintisi de nereden çıktı ki...
Ekran ışığı olmasa ev zifiri karanlık:)) belki de üst ve alt kattakiler aynı müziği dinlemekten sıkıldılar ve bu bir işaret:))

Mumum vardı... küçüklerden... önce onu bulmam lazım tabii...

Hiç yorum yok:

Powered By Blogger

Beslenme Çantam...