Lodoslu bir İstanbul sabahında denizotobüsü uçarak karşıya geçti diyebiliriz... Martılarla beraber özgürlüğümüzü ilan ettiğimiz andı...
Mutluydum, yarı sersemleşmiş olduğumdan dünya daha güzel gözüktü gözüme...
Sonra bitmeyen maraton tabii ki, sıkış tepiş metro...
Bir türlü alışamadım o kalabalığa ve tepiş tepiş olan insanlara...
Hiç sıkılacak zaman bulamadım ilk kez...
Lcv aramaları, raporlar, müşteri ve ajans arasında telefon ve mail trafiği derken saati 20.00 yapıp, sonra bir koşu 20.30 denizotobüsünü yakalama telaşı ile, metroya koşu:)
Olimpiyatlarda görev yaparım belki 2020 de... Emekli olmadan önce son etkinliğim olur...
En güzeli de denizotobüsü çıkışında adalardan topladıkları mimozaları görünce gözlerimin kocaman olması ve bir buket kapmam idi...
İçimde kocaman bir sevgi seli...
Yalnızlığım...
Ve özlemlerim ile...
Yarına hazırım...
Yarın tıp bayramı...
Anneme beyaz bir orkide siparişi vermiştim cumartesi gününden...
Yarın sabah teslimatı yapılır sanırım...
Yarın beni neler bekliyor bilmiyorum, güzel bir uyku bu akşamı tamamlar sanırım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder