Salı, Ekim 13, 2009

Muhteşem bir hafta sonu sonrası...


Cuma akşam üstü Sabiha Gökçen Havalimanına gitmek için geri sayarken, Ankara'daki arkadaşım arayarak havalimanı yolunda arabanın tekerleğinin sizlere ömür olduğunu söyledi...
Online check-in olsa bile, uçuşa 20 dk kala kapılar kapanır...
Uça uça ve organizasyonları yapa yapa her bir şeyi bilir oluyorsunuz...
O an tüm alternatifleri düşünmeye başladım...
Tüm havayolları, bir sonraki seferler, yedek listeleri...
Sonra da hayırlısı dedim... Belki hayırlısı bu idi... Kader...
Sonrasında son 5 dk da uçağa bindiğini haber verdi...
Derin bir iç çektim...

Yola çıktık Korhan ile, benim araba ile gittik... Zamanımız olduğundan anneme laptop alma hevesinde olan benim için, Korhan Viaport'a bakalım dedi...
Teknoloji merakımı orada biraz daha tazeledim...

Sonra Viaport'tan ayrılma vaktinde, arkada kocaman bir lunapark gördüm... Mehmet ve Korhan'a ısrarlarıma rağmen beni hiç lunapark'a götürmediler bütün yaz...
Buradaki muhteşemdi, solucan gibi bir tren...
Gondol... Işıl ışıl ve o an çalan şarkıyı söylemeye başladım...
Önümüzdeki hafta beni götürmelerini bekliyorum... Hep söz veriyorlar, ama sözler tutulmuyor...



Sonra Görkem'i almaya gittik...
Oradan da Mehmet/Fadim ile buluşmak üzere sahildeki Işıkhan Restaurant'a gittik... Korhan'ı zaten tanıyorlardı... Benim de Korhan'la oraya 2. gidişimdi... İlkinde fazlası ile açık havada içip sohbet etmiştik... Çokta keyifli idi...
Rakılarımızı masaya koyduk, Görkem herkesle çok iyi anlaştı, o da benim gibi bıcır bıcır, konuşmadan olmuyor:))
Hava serinlemeye başladığında ben Korhan'ın montunu aldım... Buna rağmen gece yarısı kesmedi mont ve şal istedik...
Şallar o kadar güzeldi ki, bize renkli renkli şallar getirdiler, Korhan antep işi gibi dedi... Fadim'inki çok güzeldi, içi kırmızı dışı turkuaz renk...
Görkem küf rengini beğenince Korhan, şef garsondan izin alıp hemen Görkem'e hediye etti... Gecenin ilerleyen saatlerinde Şef garsonu bağlama yoluna gittim:) Fadim ve kendime almak için...
Sonunda alın gitsin dedi:))
Benimki:))) aşağıda... % 50 ipek:))


Sabah kahvaltıya davet ettim Korhan'ı...
Akşamında gece 3 e kadar Görkem ile sohbet etmekten, işimle ilgili yapman gereken çalışmayı yapamamıştım... Benim işimi halletmem gece 3.30 u buldu...
Sabah 9.30 da uyandım ve Görkem'i uyandırdım...
Kahvaltı masasını donatmaya başladım, Korhan'a ekmek siparişi verdim:)))

Sonrasında da türk kahvesi saadeti... İlk kez babaannemden kalan fincanlarımı ve sakız likörümü onlara açtım...

Bütün bu hafta sonu planı iki arkadaşımı kaynaştırmak içindi... Bayram öncesi Korhan'ın Ankara'daki eğitimi sırasında Görkem Korhan ile tanışmış, beni de tanıdığını öğrenince, aramızda kızkıza bir sohbete vesile olmuştu...
İki yakın arkadaşımın birbirlerine çok uygun olacağı gözümde canlanmış ve çöpçatanlığım tutmuştu:))...

Cumartesi onları kendi işlerim ve annemi ziyaretim ile satmış:))), akşam onlara caddeki cafede katılmıştım, şirketten bir arkadaşımız ve eşi de oradaydı...
Sonra hep beraber caddede midye dolma yemeğe gittik...
Süperdi, ben 12 adet, Banu 24 adet, Banu'nun eşi ile bizimkiler toplamda 74 küsür yediler...



Ertesi gün Polenezköy'deki kahvaltı yerinde oynamak için Korhan Tabuu almak için Nezih'e yönlendiğinde, Nezih'te Diddlina ları görünce gözlerime inanamadım...
1999 da abimlerle Avusturya'yı araba ile gezerken, diddl ları görmüş ve abimin cimriliği ile:)) en küçüğünü bana uygun görmüşlerdi...
Annesi demek zor ama daha çok anneannesi gelmişti Türkiye'ye, tam 10 yıl sonra... Maden bulmuş gibi koşa koşa oyuncak reyonuna indim... Kucağıma alıp 2-3 tanesini, Görkem ile Korhan'a hangisi diye sordum:)

Anneannesini aldım... Küçük olanı da akşam eve gidince anneannesi ile tanıştırdım, o akşam anneme tekrar gidip sevincimi gösterip, çocukça konuştum:) artık diplomalı deliyim:)))

anneanne diddl ve benim diddl ım...


Akşam bana film seyretmeye geldiler...
Ben filmin yarısında uykumu almak için yatmaya gittim, seslerden filmi seyretmeme şansım olmadı... Sadece adamın ölüp ülmediği konusu takılı kaldı... Seste uyuyamayan biri olarak, yataktan da kalkacak durumum olmadığı için biraz eziyete döndü...

Ertesi sabah 10:00 da polonezköy'de olmamız gerekir iken, geç kalkmamız ile 13:00 de Polonezköy'e vardık... Kahvaltı bulabildiğimize şükrettik... Mehmet ve Fadim'de gelmişti...

Sonrasında Korhan Görkem'i havalimanına bıraktı, bende kuzenime gittim...
Sonrasında annemi ziyaret ve evime dönüş...

En kötü günümüz böyle olsun:))))

Hiç yorum yok:

Powered By Blogger

Beslenme Çantam...